İnsanlık çok eski tarihlerden itibaren önce gökyüzünü akabinde ise gökyüzünün arkasını hep merak etti. Yıllar geçtikçe, zaman ilerledikçe gökyüzünün arkasında da çok farklı bir dünya olduğunu öğrendi. Bu keşfin arkasından öğrendiklerimiz ise bizleri çok şaşırttı. İnsanlık olarak güneş sistemi içerisinde olan hangi gezegeni ziyaret etsek şaşırıyoruz. Çünkü yüzlerce yıl boyunca insanlık bu gezegenleri ölü sanmıştı. Ancak son yıllarda gönderdiğimiz sondalar ve uydular sayesinde bunların ölü olmadıklarını anladık. Bunun sebebi ise gezegenlerin yüzeylerinde ve içlerinde çeşitli jeolojik aktivitelerin görünmesi.
Bizde bu yazımızda güneş sistemindeki gezegenler üzerinde bulunan volkanlara bakacağız. Çünkü bu volkanlar, bizlere bu gezegenlerin canlı olduklarını gösteriyor. Ayrıca bu volkanlardan bazıları da gezegenlerin uydularında bulunuyor. Dolayısıyla bizim sistemimiz içerisinde yer alan birçok gök cisminin canlı olduğu göreceksiniz.
Bu Yazıda Neler Var?
- Gezegen Sıralaması Açısından Sonda Kalan Bir Volkan; Wright Mons
- Güneş Sistemi İçerisinde Bir Buz Volkanı; Loki Patera
- Gezegenler ve Uyduları Arasında Bir Yırtıcı; Kaplan Çizgileri
- Güneş Sistemi Gezegenler ve Uydular Arasında Farklılıklar; Europa’nın Kriyogayzerleri
- Kızıl Gezegende Yaşamın Kalıntısı Olympus Mons
- Sıkça Sorulan Sorular
Gezegen Sıralaması Açısından Sonda Kalan Bir Volkan; Wright Mons
Bu volkan Plüton gezegeninde bulunmaktadır. Yüksekliği 4 kilometredir ve hala aktif bir volkandır. Özellikle güneş sistemi içerisinde jeolojinin en uçlara gittiğini bizlere göstermektedir. Volkanizma işareti ilk olarak, 2015’teki Yeni Ufuklar görevinden gelmişti. Gezegen üzerinde şaşırtıcı derecede pürüzsüz bir arazi bulunmuştu.
Bilim insanları Wright Mons’un üzerinde sadece bir tane çarpma kriteri tanımlayabildiler. Bu da yüzeyin nispeten yakın zamanda ortaya çıktığını gösterdi. Bu durumda Wright Mons Plüton tarihinin sonlarında volkanik olarak aktif olmuş olabilir. Yüzey şekillerini açıklamak için kullanılan kriyolavlar çeşitli materyallerden oluşmuştur. Bu materyaller arasında; su, amonyak ve karmaşık organik maddeler vardır.
Bu karmaşık bileşik aynı zamanda rengarenktir. Ayrıca amonyağın varlığı gizemin anahtarını elinde tutuyor gibi görünüyor. Wrigth Mons, bu açıdan da güneş sistemi içerisinde bulunan volkanlardan ayrılıyor. Zira amonyak, donmuş buzu eriten bir antifriz gibi davranabilir. Ayrıca mor ötesi ışınlarla parçalanabilir olması volkanik aktivite görüşlerini destekliyor.
Güneş Sistemi İçerisinde Bir Buz Volkanı; Loki Patera
Voyager uzay aracı insanlığı birçok yeni şey öğretmiştir. Bunlardan bazıları da volkanlarla ilgilidir. Bu araçtan önce bazı bilim insanları donuk bölgeler de volkanik aktivitelerin olmadığını düşünüyordu. Ancak güneş sistemi içerisinde bu bölgelerde bile volkanik aktivite olduğu böylelikle ispatlanmış oldu. Bu volkan Jüpiter’in uydularından biri olan IO’da bulunuyor. Volkanın yüksekliği 0 metredir. Ayrıca hala aktiftir.
Bu uydunun üzerinde tam olarak 400’den fazla volkan bulunmaktadır. Bu durum da onu bizim sistemimiz içerisindeki en volkanik uydu yapmaktadır. IO üzerinde bulunan Loki Volkanı aslında volkanik bir göldür. Bu yüzden de yüksekliği 0 metredir. Bu volkanik gölün uzunluğu tam olarak 201 kilometredir. Ayrıca bu göl yaklaşık olarak 540 Dünya gününde bir düzenli aralıklarla patlamaktadır.
Bu patlamalardan çıkan materyaller 400 kilometre yükseğe kadar fırlayabiliyor. Dolayısıyla uydunun üst atmosferinde güneş sistemi içerisinde görülen nadir olaylar gerçekleşiyor. Bu patlamalar uydunun üzerine kükürt ve kükürt dioksit yayıyor. Ayrıca bilim adamları Jüpiter ve uydularının yörüngesel kuvvetlerinin IO’yu sıkıştırdığını düşünüyor.
Gezegenler ve Uyduları Arasında Bir Yırtıcı; Kaplan Çizgileri
Dünya’da, Satürn’ü minik uydusu Enceladus’ta yer alan volkanlara benzer çok az volkan vardır. Ayrıca bu volkanlar bilim insanlarında hayranlık uyandırmıştır. Bu volkanda Loki Patera gibi 0 metre yüksekliğine sahiptir. Ayrıca güneş sistemi içerisinde bulunan aktif volkanlardan biridir. Volkanın ismi uydunun aynı isimle adlandırılan bölgesinden gelmektedir. Bu volkanı 2006 yılının mart ayında Cassini uzay aracı keşfetmiştir.
Cassini, uydunun güney kutup bölgesindeki çatlaklardan fırlayan devasa buz akımlarını görüntülemiştir. Kaplan Çizgileri’nin üzerinden sürekli fışkıran büyük bir gayzer zinciri bulunmaktadır. Her fışkırma Satürn’ün yörüngesine büyük miktarda sulu madde göndermektedir. Bu olay güneş sistemi içerisinde sadece Enceladus’ta yaşanmaktadır. Cassini uzay aracı da bu fışkırmalardan birinin içinden geçmiştir.
Fışkırma bulutunda; karbondioksit, amonyak, metan ve karmaşık hidrokarbonlar bulmuştur. Bu maddeler Enceladus’un buzlu kabuğunun erime sıcaklığını düşünüyor. Aynı zamanda kriyovolkanların da oluşumunu destekliyor. Bu maddelerin içinde hidrokarbonların bulunması uyduda bir yüzey altı okyanusu olabileceğine işaret ediyor. Ayrıca burada Dünya’daki okyanus tabanlarının oluşumuna benzer bir süreçte görebiliriz.
Güneş Sistemi Gezegenler ve Uydular Arasında Farklılıklar; Europa’nın Kriyogayzerleri
İsminden de anlaşılacağı gibi bu volkanlar Europa’da bulunmaktadır. Maksimum yükseklikleri 100 metredir. Ayrıca aktif volkanlardır. Ayrıca bu volkanlar bize, güneş sistemi dışına doğru gidildikçe volkanların garip formlar alabileceğini göstermektedir. Hubble Uzay Teleskobu 2012’de Jüpiter’in uydusu Europa’nın kuzey kutbunda su buharı fışkırmaları tespit etti. Ancak bu durum diğerleri düşünüldüğünde garip değildir.
Fakat bu fışkırma daha sonra yüzeydeki dairesel kubbelerle ilişkilendirildi. Burada patlayan gayzerler olduğu kanaatine varıldı. Hubbell’ın görüntüleri fışkırmaların 200 kilometre yüksekliğe erişebildiği gösteriyor. Ancak burada net olmayan bir şey vardır. Eriğinde yoğunlaşan suyun uydunun içinden nasıl yükselip yüzeye fışkırdığı halen bilinmemektedir. Bilim insanları uzun zamandır Europa’da bir yüzey altı okyanusu olduğu düşünmektedir.
Uzay araçları Europa’nın yanından geçerken bu volkanik fışkırmaların içinden örnek alıyor. Buradan alınan örnekler bilim insanları tarafından analiz ediliyor. Ancak bu durum güneş sisteminde kaç gezegen var olduğunu düşündüğünüzde biraz uzayabiliyor. Ayrıca bu analizler astronomlara yüzeyi delmeden yaşamın izlerini araştırma imkânı veriyor.
Kızıl Gezegende Yaşamın Kalıntısı Olympus Mons
Bu volkan güneş sistemi içerisinde bulunan en geniş volkandır. Ayrıca başlıktan da anlaşılacağı gibi Mars’ta bulunmaktadır. Çünkü marsın diğer adı kızıl gezegendir. Volkanın büyüklüğü Türkiye’yi kuzeyden güneye kaplayabilecek kadardır. Ayrıca o kadar ağırdır ki tramboline bırakılmış bir bowling topu gibi davranır. Yani bu durumda Mars’ın litosferini esnetir.
Bir kalkan volkanı olan Olympus Mons, bir kanaldan yükselen magmanın arka arkaya birikmesiyle oluşmuştur. Bu kanalların derinliklerinin yüz binlerce kilometreye uzanıldığı düşünülmektedir. Mars’ın Dünya’ya gibi levha tektoniği yoktur. Ancak olsaydı bu kanaldan yükselen magmanın darbeleri üzerindeki plakada Hawaii’deki gibi adalar zinciri oluşturdu. Ancak ne yazık ki Mars, Venüs ve Merkür de böyle bir süreç yaşanmamaktadır.
Sonuç olarak Olympus Mons milyarlarca yıl boyunca yavaşça gerçekleşen akıntılardan oluşmuştur. Her yeni akıntı bir öncekinin üzerine birikmiştir. Böylece güneş sistemi içerisinde bulunan en yüksek volkanlardan biri oluşmuştur. Ayrıca Olympos MonsWun en genç lav akıntıları 2 milyon yıl önceye tarihlenmektedir. Bu durumda, dağın çok sakin ve yavaş bir şekilde de olsa aktif olabileceğini düşündürmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Güneş Sistemi Nedir?Güneş Sistemi, Dünyamıza ısı ve ışık sağlayıcı doğal kaynak olan Güneş’in kütleçekim kuvvetiyle yörüngede tutulan ve çeşitli gök cisimlerinden oluşmuş bir sistemdir diyebiliriz.
Güneş Sistemi Ne Kadar Büyük?Yapılan araştırmalara göre Güneş Sistemi’nin çapı: 15 trilyon km, 100 bin AU, yani 2 ışık yılıdır! Bize en yakın yıldızın uzaklığı: 4,3 ışık yılı. Bu da insanlık teknolojisi için dahi oldukça uzak bir mesafe demektir.
Güneş Sisteminin En Büyük GezegeniJüpiter veya bilinen bir diğer ismiyle Erendiz, insanlık tarihinin en çok merak edileni olan Güneş Sistemi’nin en büyük gezegenidir. İsmini Roma’nın tanrıları arasında en büyük olanı olan “Jüpiter’den” almıştır.