Bakara meali araştıran kişiler için birçok anlam ifade etmektedir. Kur’an’da en uzun sure olarak Yüce Allah bu sureyi indirmiş ve Müslümanların bu sureyi anlamalarını istemiştir.
Bu Yazıda Neler Var?
Bakara Meali 19. Sayfa
Bakara meali 19. sayfa Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in Kabe’yi inşasını anlatarak başlar. Burada yükseltmek ifadesi hakkında bazı görüş ayrılıkları vardır. Bunlar:
- Kabe’nin daha önce inşa edildiği ve Hz. Nuh tufanı sırasında zarar gördüğü
- Kabe’nin daha önce melekler ve Hz. Adem tarafından inşa edildiği
Bu ayrılıklara rağmen en sağlam görüş yine de Kabe’yi Hazreti İbrahim’in inşa ettiğidir.
127. Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.
128. “Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”
Hz. İbrahim, Kâbe’yi inşa ettikten sonra bu hayrın kabulü için Allah’a yalvarmış ve kendisiyle birlikte soyundan gelenlerin ihlaslı kul olmaları için duada bulunmuştur. Çünkü Allah istediği sürece insanın gerçek bir mümin olması mümkün değildir. Bu yüzden kişinin mümin veya kâfir olmak benim tercihim diye düşünmesi yanlıştır. Bu sadece Yüce Allah’a karşı bir edepsizlik ve saygısızlıktır.
Ayrıca kişi ibadetlerin şekillerini ve esaslarını bilme hususunda da Allah’a muhtaçtır. Bu yüzden Hz. İbrâhim duasını; ibadet usullerini göstermesini niyaz ederek ve kendisiyle oğlunun da netice bir insan olduğunu bilerek tövbe ile sürdürmüştür.
129. “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”
130. Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz İbrahim’i bu dünyada seçkin kıldık. Şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
131. Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.
132. İbrahim, bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün” dedi.
133. Yoksa siz Yakub’un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” dediği, onların da, “Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilâhı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler O’na boyun eğmiş müslümanlarız.” dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?
134. Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Bakara Meali 20. Sayfa
135. (Yahudiler) “Yahudi olun” ve (Hıristiyanlar da) “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
136. Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
137. Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
138. Biz, Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona ibadet edenleriz
Hıristiyanlıkta, doğan çocuklar, Hıristiyanlığı kabul edenler ya da başka bir kiliseye geçenler vaftiz denen bir işlemden geçer. Vaftiz, su serpilir veya kişi suya batırılır. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlemesiyle yapılan bu işlemin insanı günahtan kurtaracağına inanırlar. Hatta insanın yepyeni bir hayat boyasına boyanacağına düşünürler. Aslında vaftiz Yahudilikten gelmektedir.
Bakara meali 138. ayet gerçek kurtuluşun böyle sembolik olarak yapılan şeylerle olmayacağını bize anlatır. Sadece Allah’ın insanların yaratılışına yerleştirmiş olduğu tevhid inancı ile mümkün olacağını bu ayetlerle Müslümanlara hatırlatır..
139. Onlara de ki: “Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir. Biz O’na gönülden bağlanmış kimseleriz.”
140. Yoksa siz, “İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakub ile Yakuboğulları da Yahudi, ya da Hıristiyan idiler” mi diyorsunuz? De ki: “Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Burada Allah’ın her şeyi bildiği ve işittiği tekrar hatırlatılır. Aynı şekilde İhlas suresi de bu konuyu işlemektedir.
141. Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Bu ayet de Allah (c.c) herkesin kendi yaptıklarından sorumlu olduğu tekrar Müslümanlara hatırlatır.
21. Sayfa Bakara Meali
142. Bir takım kendini bilmez insanlar, “Onları (Müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da Allah’ındır. Allah dilediği kimseyi doğru yola iletir.”
Bakara meali 142. ayet şu olayı anlatır: Hazreti Muhammed(sav) hicret olayından sonra bir süre Beytülmakdis’e yönelerek namaz kıldı. Daha sonra kabe’nin kıble olduğu haberi geldi ve o yöne durmaya başladı. Bazı kesimler bunu kendi lehine yorumladı. Hatta bazıları Hazreti Muhammed’i (sav) keyfi olarak kıbleyi değiştirmekle suçladı. Bu ayette doğu da batı da Allah’ındır ifadesiyle Allah’ın bu yönü belirlediği bildirilir.
143. Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl’e tabi olanlarla, gerisin geriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Bu ayet aslında Müslüman ve müşrik ayrımı yapılmak istendiği anlatır. Çünkü Hazreti Muhammed (sav) uzun bir süre Beytülmakdis’e yönelerek namaz kılmıştır. Ancak Kabe kıble olunca O’na inananlar buna sevinmiş; inanmayanlar ise kendisine çeşitli söylemlerde bulunmuştur.
144. (Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) hep o yöne dönün. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
145. Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun.
22. Sayfa
146.Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir takımı bile bile gerçeği gizlerler.
147. Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma!
148.Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
149. (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram’a doğru dön. Bu elbette Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. Allah, sizin işlediklerinizden asla habersiz değildir.
150. (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. (Ey mü’minler!) Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü Mescid-i Haram’a doğru çevirin ki, zalimlerin dışındaki insanların elinde (size karşı) bir koz olmasın. Zalimlerden korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım ve doğru yolu bulasınız.
151. Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.
152. Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.
153. Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.
Bakara meali 22. sayfada da Allah (c.c) genel anlamda Müslümanların Kabe’ye yönelmeleri tavsiye etmiştir. Bu ayetlerde yönelme işleminin tüm Müslümanlarca uygulanması gerektiğini hatırlatma amacı vardır.
23. Sayfa
154.Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.
155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.
156. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.
157. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.
Bakara meali ile bu ayetlerde maddi ve manevi sıkıntılar ile zaman zaman imtihana tutulma hali anlatır. Bu durumda yapılması gereken sabretmek ve şükretmektir.
158.Şüphesiz, Safa ile Merve Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâ’be’yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse bunda bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse şüphesiz, Allah onu bilir, karşılığını verir.
159. İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet etme konumunda olanlar lanet eder.
160. Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.
161. Fakat âyetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üstünedir.
162. Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.
163. Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Ondan başka ilah yoktur. O Rahmân’dır, Rahîm’dir.
24. Sayfa
164.Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.
Bakara meali 164. ayet Allah’ın varlığına kanıtlar sunmaktadır.
165. İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da ona ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi.
166.Kendilerine uyulanlar o gün azabı görünce, kendilerine uyanlardan uzaklaşacaklar, aralarındaki bütün bağlar kopacaktır.
167. Uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
168. Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.
168. ayetle şeytanın izinden kasıt onun kışkırtmalarına ve dürtülerine açık olmayı anlatır. Bundan kurtulabilmek için dini bilgilere sahip olmalısınız. Yeterli derecede dünyevi bilgi ile dini bilgilerinizi birleştirerek yüksek bir iman şuuru kazanmalısınız.
169. O, size ancak kötülüğü, hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.
25. Sayfa
170.Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?
Bakara meali 170. ayet inanmayanların durumunu anlatır. Kendilerine emirler hatırlatıldığında eski inançlarına uymakta ısrar etmişlerdir. Burada Yüce Kur’an bu hadiseyi anlatmıştır.
171. İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.
Burada Kur’an kafirlerin durumunu anlatmıştır. Onların anlayışsızlığı ve duyarsızlığı benzetmelerle Kur’an’da anlatılmıştır.
172.Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.
Burada ayet yemek ve içmek konusunda kıstas tekrar ve sadece Müslümanlara yönelik olarak hatırlatmıştır. Ayrıca şükredilmesi gerektiğinin de altını çizmiştir. Temiz gıdadan kasıt üretim aşamasının da dine uygun şekilde olmasıdır.
173. Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bu ayet haram kılınan yiyeceklerden bahsetmiştir. Ancak daha geniş bilgi için farklı kaynaklara bakabilirsiniz. Bunları tablodan ulaşabilirsiniz.
Yazar | Eser | |
Asaf Ataseven- Mehmet Şener | Domuz | |
Mehmet Şener | Hayvan (Fıkıh) | |
İbrahim Kafi Dönmez | Eti Yenen Ve Yenmeyen Hayvanlar |
174. Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
175. İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
176.Bu (azab) da, Allah’ın, Kitab’ı hak olarak indirmiş olması (ve onların bunu inkar etmesi) sebebiyledir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise derin bir ayrılık içindedirler.
Son üç ayet bilerek, şan veya şöhret için ayetleri değiştirenleri veya yanlış aktaranları anlatır. Aksi takdirde farklı yorumlamaların olması gayet tabi bir durumdur. Ayrıca İslam dininin son ve değişmeyecek bir din olduğu birçok farklı yerde de anlatılmıştır. Ancak dini kendi çıkarları için kullanmak isteyen kişiler onu kendi menfaatine göre yorumlamaktan geri durmayacaktır. Bu yüzden Müslüman kendini daima geliştirmelidir.