TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Antalya’da düzenlenen Asya Parlamenter Asamblesi (APA) İcra Konseyi Toplantısı’nda, “Uluslararası camia bütün uluslararası platformları kullanarak Filistin meselesinin çözümünde üzerine düşen gayreti göstermelidir. Bu zulmü yapanların yanına kar kalmayacaktır. Aynı Srebrenitsa katliamını yapan katiller nasıl Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde hesap verdiyse; Netanyahu ve çetesi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde mutlaka ve mutlaka hesap vermelidir. Bunun içinde uluslararası camia her türlü hazırlığını yapmalı ve Filistin halkıyla dayanışma içinde olmalıdır” dedi.
Bu Yazıda Neler Var?
- Netenyahu ve çetesi hesap verecek
- “ASYA BİR GÜÇ OLARAK DÜNYA SİSTEMİNE DE ÖNEMLİ FIRSATLARI SUNMAKTADIR”
- “ASYA, İNSANLIK TARİHİ BAKIMINDAN DA FEVKALEDE ÖNEMLİ BİR KITADIR”
- “ASYA ÜLKELERİ DÜNYANIN TOPLAM YURT İÇİ HASILASININ YÜZDE 35’İNE SAHİPTİR”
- “GAZZE’DE YAŞANANLARI DA GÖRMÜYORLAR, DUYMUYORLAR VE ANLAMAMAZLIKTAN GELİYORLAR”
- “ÜMİT EDİYORUZ Kİ ACİL ATEŞKESİN KALICI HALE GELMESİ MÜMKÜN OLSUN”
- “NETANYAHU VE ÇETESİ ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMESİ’NDE MUTLAKA VE MUTLAKA HESAP VERMELİDİR”
Netenyahu ve çetesi hesap verecek
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bugün Antalya’da düzenlenen Asya Parlamenter Asamblesi (APA) İcra Konseyi Toplantısı’na katıldı. APA’nın önemine ve Filistin’de yaşananlara dikkat çeken Kurtulmuş, şunları söyledi:
“ASYA BİR GÜÇ OLARAK DÜNYA SİSTEMİNE DE ÖNEMLİ FIRSATLARI SUNMAKTADIR”
“Türkiye, Asya’nın en batısında, Avrupa’nın en doğusunda, kuzey ile güney arasında jeostratejik olarak ve kültürel olarak geçiş noktasında olan önemli bir ülkedir. Türkiye, Avrupa’nın bir parçası olduğu kadar Asya’nın da bir parçasıdır ve özellikle son yıllarda Asya açılımına büyük önem vermektedir. Dünyanın içinde geçmekte olduğumuz bu dönemde yaşadığı fevkalede önemli tarihi kırılmalar karşısında Asya bir fırsattır, Asya bir güç olarak dünya sistemine de önemli fırsatları sunmaktadır. Onun için Türkiye olarak Asya üzerinde yapılacak çalışmalara önem veriyoruz. APA’yı da Türkiye’nin Asya’ya açılan önemli bir penceresi olarak kabul ediyor ve bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi için gayret sarfediyoruz.
“ASYA, İNSANLIK TARİHİ BAKIMINDAN DA FEVKALEDE ÖNEMLİ BİR KITADIR”
Asya, insanlık tarihi bakımından da fevkalede önemli bir kıtadır. Her ne kadar tarihi ve medeniyet alanında hakim olan batılı anlatı çerçevesinde işi ele aldığınızda sanki medeniyetin, bilimin, sanatın, kültürün, her türlü insani gelişmenin merkezi olarak Avrupa görünüyor olsa da hakikatte bu böyle değildir. Işık Doğu’dan gelir, bu anlamda da güneş Doğu’dan yükselir. Bugün Asya kıtasında yer alan ülkelerin çoğunun tarih boyunca da büyük medeniyetlere beşiklik ettiği, büyük kültürel, teknolojik ve bilimsel gelişmelerin merkezi haline geldiğini gayet iyi biliyoruz. Çin’in, Hindistan’ın, Orta Asya medeniyetlerinin, İran’ın, Afganistan’ın, Türkiye’nin ne büyük medeniyetlere ne büyük bilimsel gelişmelere ne büyük sanat, kültür, mimari ve estetik değerleri ortaya koyan şaheserlere sahip olduğunu hep beraber biliyoruz. Asya dün olduğu gibi; yarın da dünyada medeniyetin, kültürün, bilimin, kalkınmanın ve ekonomik gelişmenin merkezi olmaya adaydır.
“ASYA ÜLKELERİ DÜNYANIN TOPLAM YURT İÇİ HASILASININ YÜZDE 35’İNE SAHİPTİR”
Dünyada bu kadar büyük dengesizliklerin olduğu, bu kadar büyük farklılıkların ortaya çıktığı, dünyayı son iki asırdır bütün kurum ve kuruluşlarıyla yöneten batılı ülkelerin dünyanın ensesinde neredeyse boza pişirdiği bir dönemde hakkın, hukukun, adaletin, dengenin ve dayanışmanın kalmadığı bir dünyada yeni değerleri üretebilmek için Asyalı ülkelere, Asya kültürüne ve Asya’da doğacak güneşlere ihtiyacı olduğunu insanlığın hep beraber biliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada böylesine bir tarihsel dönüşün başlangıcında olduğunun altını çizmek isterim. Asya şu anda sahip olduğu potansiyeller itibariyle bunun işaretlerini ortaya koymaktadır. Örnek olarak şu anda dünya nüfusunun yüzde 60’ı Asya ülkelerindedir yine aynı şekilde 37 trilyon dolarlık muhteşem bir gayri safi yurt içi hasılasıyla Asya ülkeleri dünyanın toplam yurt içi hasılasının yüzde 35’ine sahiptir.
“GAZZE’DE YAŞANANLARI DA GÖRMÜYORLAR, DUYMUYORLAR VE ANLAMAMAZLIKTAN GELİYORLAR”
Bugün dünyada yaşadığımız sistemik dağınıklığın en açık ve kahredici göstergesi şu anda Filistin’de devam eden, Filistin halkına karşı sürdürülen, artık soykırım boyutlarına varmış olan açık bir katliamdır. Ne yazık ki dünyayı yöneten ülkelerin bir kısmı başta ABD olmak üzere, batılı ülkeler böylesi açık bir katliama dahi taraf tutarak, katliamı yapana karşı, ‘sen katliam yapıyorsun’ demek insanlığını gösterememektedir. Tam tersine bu katliamın karşısında sessiz, kör ve sağır olarak kalmayı tercih ediyorlar. Aynen Srebrenitsa katliamında yaptıkları gibi Gazze’de yaşananları da görmüyorlar, duymuyorlar ve anlamamazlıktan geliyorlar. Bunun da ötesinde mazlumun yanında durmak yerine zalimin sırtını sıvazlıyor, zalimin arkasında duruyor ve onun gücünü artırıyorlar.
“ÜMİT EDİYORUZ Kİ ACİL ATEŞKESİN KALICI HALE GELMESİ MÜMKÜN OLSUN”
Filistin’deki devam eden mesele hepimizin yüreklerini sızlatıyor, insanlığın bittiği yerde olduğumuzu görüyor, bu noktada konuşmaktan bile utandığımızı ifade etmek zorunda kalıyoruz. 50 gün boyunca süren dünyanın en işgalinin en ağır insanlık dışı saldırılarının, katliamının, soykırım boyutlarına varmış olan bir devlet terörünün karşısında; her 10 dakika da bir çocuğun öldürüldüğü bir insanlık dramı karşısında maalesef insanlık hiçbir şey yapamamaktadır. İnsanlıktan ara vererek başlattıkları bu katliamı şimdi insani ara sözleriyle bir şekilde geçiştirmeye çalışıyorlar. Ümit ediyoruz ki acil ateşkesin kalıcı hale gelmesi mümkün olsun. Ümit ediyoruz ki sadece geçici olarak insani yardımların ulaştırılması değil, Gazze’nin yeniden imarının gerçekleşmesi mümkün olsun.
“NETANYAHU VE ÇETESİ ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI MAHKEMESİ’NDE MUTLAKA VE MUTLAKA HESAP VERMELİDİR”
Filistin sorununun kalıcı olarak çözülebilmesi için 3 temel meselenin uluslararası camia tarafından dikkatli bir şekilde takip edilmesinin ve sonuç alınmasının şart olduğuna inanıyoruz. Bunlardan birincisi; başkenti Kudüs olan, tam manasıyla hür, egemen ve toprak bütünlüğü sağlanmış olan Filistin devleti kurulmadan Orta Doğu’da barış olmayacaktır. İkincisi; Mescid-i Aksa başta olmak üzere Müslümanların ve Hristiyanların kutsal mekanlarının korunması uluslararası camia tarafından garanti altına alınmalıdır. Üçüncüsü ise; yerleşimciler adı altında böyle şık bir tabirle ifade edilen Yahudi yerleşimcilerin yani işgalcilerin gasp ettikleri yerlerden bir an evvel çıkartılması ve oranın asıl sahipleri olan Filistinli kardeşlerimizin oraya yerleştirilmesi esastır.
Uluslararası camia bütün uluslararası platformları kullanarak Filistin meselesinin çözümünde üzerine düşen gayreti göstermelidir. Bu zulmü yapanların yanına kar kalmayacaktır. Aynı Srebrenitsa katliamını yapan katiller nasıl Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde hesap verdiyse; Netanyahu ve çetesi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde mutlaka ve mutlaka hesap vermelidir. Bunun içinde uluslararası camia her türlü hazırlığını yapmalı ve Filistin halkıyla dayanışma içinde olmalıdır.”