İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul seçimi her zaman zor bir seçimdir. İstanbul seçimi nefes nefese büyük bir efor büyük bir güç gerektirir. Dolayısıyla rakibin pozisyonuna bakmadan kendi rekorlarını kıran bir maraton koşucusu ya da bir 100 metre sprinteri gibi sürece odaklı ve her daim rekor kıracak derecede koşuya hazır bir adaylık gerektirir. Ben öyle bir adayım. Arkamda kimin koştuğuna bakmam. Ben önümde kıracağım rekorlara bakarak koşmaya devam edeceğim sonucu Allah bilir” açıklamasını yaptı.
İmamoğlu “arkama değil önüme bakarım”
324 yıllık Ataköy Baruthanesi’nin restore edilmesinin ardından düzenlenen açılış törenine katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bu Yazıda Neler Var?
“SAYIN KURUM’A HAYIRLI OLSUN DEMEK İSTERİM”
Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum ile ilgili soru üzerine İmamoğlu, şunları söyledi:
“Öncelikle Sayın Kurum’a, hayırlı olsun demek isterim adaylığı. Tarihi bir yerel seçim arifesindeyiz. Burada bir siyasi kurumun, çünkü bir ittifakın adayı; Cumhur İttifakı’nın adayıyla ilgili söyleyeceğim tek şey şu: Umuyorum gayet nezaketli İstanbul odak ve faaliyet, icraat; yapılan, yapılamayan üzerine kurulu bir süreçle yorumlanan bir seçim olsun, temennimiz bu.
Daha önce biz aslında kurum, kuruluş ya da o kurumları temsil eden insanlarla farklı ortamlarda buluşmanın nezaketini; bir arada düşünmenin, bir arada konuşabilmenin önemini göstermiş bir yönetimiz. Bunu da İstanbul’a aday olan Sayın Kurum da en iyi bilenlerden birisidir. İstanbul’a dair kurduğumuz masalarda, ortamlarda nasıl İstanbul odaklı olduğumuzu, soruna çözüm odaklı olduğumuzu kendileri çok iyi bilirler ve hep arayışımız aslında aynı masada İstanbul’a çözümler bulmak olmuştur. Tabi bunlar nasıl sonuçlanmıştır? Bunu zaman içerisinde derinlemesine konuşuruz, tartışırız.
“BANA BAŞARILAR ONLARA DA TOPYEKUN BAŞARILAR”
Bu elbette konuşulması gereken bir performanstır. Çünkü insanların iş yapma biçimleri, talip oldukları noktaya dönük de iş yapma biçimlerine dönük tahminleri ya da insanlarımızın karar verme reflekslerini güçlendirecek performans tespitleri olacaktır. Zamanla bunları konuşuruz. Ama dediğim gibi başarılar dilerim.
Her zaman söyledim. Bizim bu dönemde odağımız 16 milyon insanımız olacak. İstanbullular olacak. Hemşehrilerim olacak. Onlarla konuşacağız, onları dinleyeceğiz ve onlarla sürece dair düşüncelerimizi paylaşacağız. Elbette bizim ve bu sürecimizde; bize farklı model ya da metotlarla ahlaklı ya da iyi niyetli ya da centilmence olmayan usul ve üsluplarla hareket edildiğinde de elbette gerektiği yerde ben ya da başka yol arkadaşım cevaplarını verirler. Temennimiz arzumuz bu yöndedir.
Belli ki Sayın Bakanla olan fotoğraf yani bu işin ne yazık ki belli ayarları ve dengeleri ülkemizde bu yeni rejimle beraber bozuldu. Ülkemizin belli bakanlıkları ya da kurumları, kuruluşları her ne koşulda olursa olsun bu tür ortamlara da hassasiyetle yaklaşırlar ve yaklaşmalıdırlar.
Ama yeni rejim, yeni sistem başta Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendi şahsi duruşu, dili ve tavrıyla beraber onun atadığı sayın Bakanların tutum ve tavırlarıyla başka bir yere evrilmiştir. Ama biz buna alışığız idmanlıyız, donanımlıyız. Bu fotoğrafı elbette önemsemiyorum. Niye önemsemiyorum?
Çünkü İstanbul’da yaklaşık yirmi küsür yıldır iktidar olan bir siyasi aklın yaklaşık yirmi bir yılı aşkın süredir Türkiye’yi yöneten bir siyasi aklın çözüm bulamadığı hatta durdurmak, kapatmak zorunda olduğu işleri biz açtık, ihya ettik, bitirdik, yapıyoruz. İşte bunun gibi böyle çamura ya da işte çöp çarık şeklinde içi dolmuş yapılara dönüşmüş alanları şimdi böyle gördüğünüz gibi pırıl pırıl, ‘ecdat yadigarı’ diyerek hayata kazandırıyoruz.
Öyle tek bir fotoğrafla bu işler olsaydı muhtemeldir ki son 21 yıl içerisinde muhtelif ulaştırma bakanları, muhtelif belediye başkan adayları ya da belediye başkanları binlerce fotoğraf çekilmişlerdir. Ama biz fotoğraf çekilmek değil milletimizin sorunlarına çözüm bulmak için yola çıktık. Bana başarılar onlara da topyekûn başarılar.”
“BEN RAKİBİMİ BİLİYORUM”
Daha önce yaptığı “Ben rakibimi biliyorum” yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine İmamoğlu, “Yani sizin neye yorumladığınızı ben bilemem. Ama ben rakibimi biliyorum cümlesini yine tekrarlıyorum. Ben rakibimi biliyorum. Takdir halkımızındır, kim nereye yorumlarsa” dedi.
“İSTANBUL’UN TÜMDEN GÜÇLÜ BİR KENT HALİNE GELMESİNİN ÖMRÜ 80-90 YIL. DOLAYISIYLA ŞİMDİ BÖYLE SEÇİM ÖNCESİ BU TÜR CÜMLELER KURMANIN BİR ANLAMI YOK”
Murat Kurum’un, İstanbul’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin açıklamalarının anımsatılması üzerine de İmamoğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Topyekûn kelimesi doğru. İstanbul’un zaten kentsel dönüşümle olan mücadelesi 99 depreminden bu yana devam ediyor. Bu mücadelenin içerisinde muhtelif ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyesi, TOKİ, Şehircilik Bakanlığı gibi kurum, kuruluşlar var. Ama son 25 yıldır verilen bu mücadele aynı hızla devam ettiği takdirde İstanbul’un tümden güçlü bir kent haline gelmesinin ömrü 80-90 yıl. Dolayısıyla şimdi böyle seçim öncesi bu tür cümleler kurmanın bir anlamı yok. Yalvardık, yakardık, ısrar ettik. Bu işi bütünlükçü bir hale getirelim.
6 Şubat’ın yıl dönümüne yaklaşıyoruz
11 şehrin düştüğü durum ortadayken 21-22 yıldır bu ülkeyi yöneten bir hükümetin var olduğu bir yerde ve de hemen depremden iki üç yıl sonra; yani İstanbul Depreminden Gölcük depreminden, Düzce depreminden iki üç yıl sonra hükümete gelmiş bir yönetimin seksen doksan yıl, yüz yılda bitecek bir hızla bu işe eğildiği bir ortamda bu söylediklerinin ne geçerliliği vardır ne anlamı vardır ne inandırıcılığı vardır. Ama tek inandırıcı olan şey şudur.
Tekrar söylüyorum. Bu işin tek başına çözümü olmaz, olamaz, olmamıştır da. Ama bunun şöyle bir çözümü vardır. Topyekûn, hep birlikte, seferberlik. Bu duygularla hem Sayın Kurum, bakan iken; hem mevcuttaki Sayın Bakan’a gidip ne düşündüğümüzü içtenlikle içimizi tamamen ortaya dökerek, masaya koyarak ortaya koymuş bir belediye başkanı olarak ne yazık ki bütün bu başlangıçtaki iyi niyetli, samimi konuşmaların akabinde görüşmeler, konuşmalar kesilmiş; genelde şöyle bir işaret yapılmış yani. Hani şöyle bir işaretle yön gösterilmiştir bana. Bunun ne anlama geldiğini onlar izah etsin, ben değil. Yani ve karar verilemediği, bu işin siyaset üstü tutulamadığının işaretini böyle göstermişlerdir. O bağlamda ben Sayın Kurum’un topyekûn cümlesini anlıyorum ama topyekûn seferberlik duygusuna bir katkıları olmadığını görüyorum.
Bundan sonra olmasını arzu ederim. Konum, makam ne olursa olsun partiler işte az önce bakanlıklar, belediyeler İstanbul deprem sorunu, İstanbul’un dayanıklı bir kent olma problemi büyük bir seferberlikle çözülebilir. Bu seferberliğin içinde herkes vardır. Siyaset üstü olmalıdır. Hele hele bütün depremle ilgili mücadele millidir, ama İstanbul’a dair daha büyük bir milli sorumluluk vardır bir beka sorunudur.
Ben hala aynı masada çalışmaya ve o masanın neferi olmaya hazırım İstanbul halkı adına, belediye başkanı olarak. Bir adım geri atmam. O masada olmaktan onur duyarım, keyif duyarım. Gelin onu konuşalım. Biz söyledik. Bunun yasası bile çıksın dedik. Bir yasa çıktı, millet malından mülkünden endişe eder hale geldi. Bir yasa çıktı adı deprem başkanlığı diye bir başkanlık oldu. Zaten var ki TOKİ Başkanlığı. Yani bir manalı yere erişemedi. Takip ediyoruz süreci. Bizde çözüm var bizde topyekûn çözüm var.”
“2019’DAN DAHA ZOR BİR SIYASI İTTİFAK GÖRÜNÜYOR”
“İstanbul İttifakı” ile ilgili açıklamalarının sorulması üzerine, İmamoğlu, şunları söyledi:
“Siyasi ittifakın 2019’daki gibi olamayacağını, dolayısıyla bu dönemin daha farklı ve zor olduğunu ifade ettim. Ama ben tam aksine İstanbul ittifakının daha kolay olabileceğini toplumsal ittifakın, toplumsal birlikteliğin, kent uzlaşısının, kentle ilgili konularda uzlaşmanın daha güçlü olabileceğini…
Örneğin şehri tepeden tırnağa yararak Kanal İstanbul yapmanın bu kente zararlı olduğunu en az bu kentte yaşayan yüzde 65 insan biliyor. Ben de diyorum biz bunun karşısındayız. Başka bir anlayış da diyor ki hayır biz gelir gelmez İstanbul’u baştan başa yaracağız ve burayı açacağız. Sağına soluna da iki buçuk üç milyonluk şehir yapacağız. Bunu da sosyal konut yapacağız umuduyla söylüyorlar. Yapmazlar, kenti bitirirler, İstanbul’u bitirirler.
Mesela bu bir kent uzlaşısı altyapısıdır. Bu ve benzeri onlarca, yüzlerce madde sıralarız. Biz bunun altına imza atarız ve bu imzayı attığımız anda onun altına da bu kentin en az yüzde 60 – 65’i imza atar ve uzlaşırız. Bunun adı da İstanbul ittifakıdır. Biz bunu rahatlıkla kurarız ve kuracağız. Umut ederim siyasi anlayışlarda bu kavramla ilgili daha detaylı, daha derin düşünerek hareket ederler. Ama 2019’dan daha zor bir siyasi ittifak görünüyor.”
Yani şu anda beni tabii ki İstanbul ölçeğindeki konular ilgilendiriyor. Elbette ki genel merkezimizin, Sayın Genel Başkanımızın nezdinde siyasi partilerle görüşmeler sürüyor, sürecektir. Ama ne sonuç alınır bilemem. Ben yereldeki inisiyatifi aktarmakla mesulüm, şu an benim gördüğüm inisiyatif bu yönde.”
“ARKAMDA KİMİN KOŞTUĞUNA BAKMAM BEN ÖNÜMDE KIRACAĞIM REKORLARA BAKARAK KOŞMAYA DEVAM EDECEĞİM”
“İstanbul seçimi her zaman zor bir seçimdir. İstanbul seçimi nefes nefese büyük bir efor büyük bir güç gerektirir. Dolayısıyla rakibin pozisyonuna bakmadan kendi rekorlarını kıran bir maraton koşucusu ya da bir 100 metre sprinteri gibi sürece odaklı ve her daim rekor kıracak derecede koşuya hazır bir adaylık gerektirir. Ben öyle bir adayım. Arkamda kimin koştuğuna bakmam ben önümde kıracağım rekorlara bakarak koşmaya devam edeceğim. Sonucu Allah bilir.”